-veya sayhaların, sarsıntı ve savrulmaların sayfaları-
Değerleri öne çıkarmasıyla Eğitim-Bir-Sen’in sendikacılık tarzının en mümeyyiz iki vasfından biri milletimizin bağrından çıkması, diğeri yaşadıklarını veya yaşananları değere dönüştürebilmesidir. Milletimizin bağrından çıkma gerçekliğimiz, onun maddi ve manevi değerlerinden ayrı veya uzak ne bir varlığımızın ne de bir amacımızın olmayacağını ifade eder. İnsanımızın acısı acımız, sevinci sevincimizdir. Bu anlamda, ülkemizi yasa boğan 6 Şubat depremlerinde kardeşlik ve dayanışma duygularımızla mağdur insanlarımıza omuz vermeye, depremzedelerin elinden tutmaya, onlara imkân olmaya, imkân bulmaya gayret ettik.
Niteliğimizi belirgin kılan diğer hususiyetimiz ise ülke ve millet geleceğinin başarılı bir eğitimle sağlanacağı idealiyle temsil ettiğimiz entelektüel birikimin sorumluluğunu yerine getirmektir. Bu sorumluluk bilinci ve anlayışı ile kurulduğumuz ilk günden beri, 32 yıldır gündemimize aldığımız konulara eğitim, bilgi ve kültür odaklı olarak bakıyor, çeşitli faaliyet ve yayınlarla bunları eğitim çalışanlarına, ilgililere ve yetkililere ulaştırıyoruz. Bu bizim akademik, kültürel ve sosyal sendikacılık anlayışımızın temel gereğidir. Bizim sendikacılık anlayışımız, ilgi alanımız içinde hem temsil ettiğimiz üyelerimize, eğitim çalışanlarına, insanımıza fiilî olarak yardımcı olmak hem de kazanılan tecrübeleri kayda alarak değere dönüştürmek bakımından kendine özgü kıymettedir. Bu anlayışla, ülke olarak hepimizi derinden sarsan, hüzne boğan 6 Şubat depremlerine ilgisiz kalamazdık, kalmadık.
O anları doğrudan yaşamış biri olarak, o anlar, o günler, geceler kolay değildi. Kolay olmadı. Yüzyıllardır hasar ve yıkıcılığı bu ölçüde ağır ve şiddetli bir depremler silsilesine dünya tarihinde rastlanmış değildir. Yaygın yıkıcı etkisiyle bu afet, insanı çaresiz bırakan ölçekteydi. Durum böyleyken, iftiharla söyleyebiliriz ki, arama kurtarma ve insanımıza maddi ve manevi yardım için olabilecek en hızlı, en donanımlı şekilde bölgeye intikal edilmiş, kısa zamanda başarılı bir koordinasyon ve dayanışma sağlanmıştır.
Sıkıntılı süreçlerin ancak dayanışmayla aşılacağını bilen ve bunu her fırsatta başarıyla ortaya koyan sendika olarak, mağdur insanlarımızla el birliği etmek, omuz omuza vermek, birlik ve beraberlik içerisinde olmak için hemen harekete geçtik. Örgütlü yapımızın dinamik karakterini anında sahaya yansıttık. Organizasyon kapasitesi yüksek bir örgüt olarak sahaya inmemiz insanımıza büyük destek oldu. Çözüm yollarını gösterdik, umudu artırdık, kardeşlik ve dayanışmayı güçlü kıldık. Çadırından ekmeğine, suyuna, başta eğitim olmak üzere başka ihtiyaçların giderilmesine kadar insanımıza çare ve imkân olduk, olmaya da devam edeceğiz.
Felaketin üzerinden bir yıl geçti. İlerleyen zamanlarda yıllar geçmiş olacak. Bugünler dün, dünler tarih olacak. Nesiller değişecek. Bu hazin, bu zor zamanlar belki bir iki cümleyle hatırlanacak ama biz bu unutulmaya ilgisiz kalamazdık. Bütün bu yaşanmışlıkların millet hafızasına yerleşip oradan bilgiye, bilince dönüşmesi gerekirdi.
Tüm yakıcı, yıkıcı etkileriyle bile yaşadığımız olayları her an her yerde son derece farklı boyutlarda tartışırız da onları yazıya döküp literatüre mal etmekte aynı canlılığı gösteremeyiz. Biz tez canlı bir millet olarak olayları kendi sıcaklığı içinde düşünür, duygulanır, gerekeni yapar, ancak üzerinden bir süre geçince soğumaya ve giderek unutmaya terk ederiz. Anlık durumların etkisiyle yüksek düzeyli ve yoğunluklu reflekslerle tepki vermenin de gerekli olduğu durumlar yok değildir ama bir davranış biçimi olarak sonradan atıl düşüp edilgen kalmak kabul edilebilir bir hâl değildir.
Biz, yaşadığımız felaketlere anında fiilî olarak müdahale etmeye, insanımızın, üyelerimizin, eğitim çalışanlarının yanında olmaya azami özen gösterirken, yaşadığımız süreci edebî, entelektüel bir etkinlikle tamamlamak gibi anlamlı bir yol izlemeyi de kültürel sorumluluğumuzun ayrışmaz gereği olarak düşündük. Bu düşüncelerle ‘Asrın Felaketi, Dayanışmanın Tarihi’ temalı deneme yarışması düzenledik. Yarışmada dereceye giren ve yayımlanmaya değer bulunan metinleri ‘DURAN SAATLER 04.17’ adını verdiğimiz bir kitapta bir araya getirdik. Böylece yıldırımlar ucunda yaşadığımız acı ve ızdırapları kayıt altına alarak hem literatüre hem tarihe ve toplumun ortak hafızasına emanet etmiş olduk.
Bu kitabın, hâlâ artçı sarsıntıları devam etmekte olan depremler fırtınasının sene-i devriyesinde, önemli bir ihtiyacı karşılayacağına inanıyorum. Yaşadığımız günlerin sosyal, kültürel gerçekliklerini tarihe ve gelecek kuşaklara aktarması açısından da önemli olan bu tür çalışmalar, çeşitlendirilerek sürdürülmelidir.
Son sözümüzü yine ilk sözümüzle noktalayalım: Değerleri öne çıkarmasıyla Eğitim-Bir-Sen’in sendikacılık tarzının en mümeyyiz iki vasfından biri milletimizin bağrından çıkması, diğeri yaşadıklarını veya yaşananları değere dönüştürebilmesidir.
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ
Millî bünyemize uygun bir müfredat
Zihin kapalı devre, sınav açık uçlu!
Yeni bir İLKSAN’a doğru
Eğitim yönetiminin öncelikli gündemi eğitimcilerin sorunlarını çözmek olmalıdır
Selam ve teşekkür
Yeni ufuklardan yeni umutlara
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ