Yazı
Yazar : Ali YALÇIN
1549 Görüntülenme
Yeni ufuklardan yeni umutlara
Ali YALÇIN

Zirveden yeni ufuklara başlayan yolculuğumuzda; sendika olarak büyümenin, üyesine ve ülkesine kazanım üretmenin, eğitim sistemine yönelik raporlar ortaya koyarak, teşkilat eğitim faaliyetleriyle daha nitelikli bir sendikacılığa kapı aralayarak, kültüre ve sanata dair etkinlikler yaparak ve neticesinde güven tazeleyerek yeni ufuklardan yeni umutlara yolculuğumuzu başlattık.

Teşkilatımızın büyük bir demokratik olgunlukla gerçekleştirdiği, yaklaşık 250 bin üyemizin oylarıyla şekillendirdiği şube kongrelerimizin akabinde 6. Olağan Genel Kurulumuzu büyük bir coşkuyla yaptık. Yurt dışından 38 ülkenin 47 eğitim sendikasından 84 yöneticinin genel kurulumuza katılması, yerelden evrensele sürdürdüğümüz emek mücadelesinin hangi boyutlara ulaştığının göstergesidir. Yeni taşındığımız, bütün sendikalarımızla bir arada olduğumuz hizmet binamız, birliğimizin en büyük nişanesi ve tescili olmuştur.

İçinden geçtiğimiz süreç, yakın ve uzak geçmişimizin eyleme geçmeye hazır hâli; geçmiş ise şimdinin prizmasından seyrettiğimiz gerçekliğimizdir. Çeyrek asırlık sendikal mücadelemizin varlık nedenini bu perspektiften kavramalı, geçmişin bugün önümüze koyduğu imkânları çok iyi değerlendirmeliyiz. Geçmişte yaşadığımız olumsuz tecrübeleri unutmamalı, kamu görevlileri olarak mahrum olduğumuz şeyleri hatırdan çıkarmamalıyız. Milletçe uyanışa geçtiğimiz şu günlerde, toplumsal birlik ve beraberliğimizi pekiştirmeli; tüm imkânlarımızı, tarihsel rolümüze yüzümüzü dönerek ideallerimiz uğruna seferber etmeliyiz.

Bizim kuruluşumuz, sancılı dönemlerin yoğurduğu mayanın doğurduğu bir haykırıştır. Kurulduğumuz dönemde tehdit aldık, baskı gördük, kamuda yıldırma faaliyetlerine maruz kaldık. Biz ülke gerçekleriyle yoğrularak var olduk. Dünden bugüne haklı olmak kadar güçlü olmak gerektiğinin de ispatı olduk. O yüzden şuurumuz derin, tarih bilincimiz yüksek, tecrübemiz çok, hedeflerimiz büyüktür.

Hedeflerimizi ortaya koyduğumuz, taleplerimizi dile getirdiğimiz 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü bu yıl, tarihin sıfır noktası, peygamberler şehri, kurtuluş savaşımızın mihenk şehirlerinden biri olan Şanlıurfa’da gerçekleştirdik. ‘Üretimin öznesi emek, insanın ihyası ve inşasıdır’ sözüyle hak ettiklerimizi dile getirdik. ‘Ancak emeğin merkeze alındığı bir dünya adildir’ diyerek sömürü düzenine karşı binlerce üyemizle haykırdık. Emperyalizmin her geçen gün şiddetini artırdığı, oyun üstüne oyun kurduğu bu düzene emeğin direnişiyle son verebileceğimizi, dünyanın dört bir yanındaki emekçilerle gerçekleştirdiğimiz buluşmaların nihai hedefinin emeği korumak, sömürüyü sonlandırmak olduğunu bir kez daha yineledik. Bugün 26 kişinin servetinin dünya nüfusunun en fakirini oluşturan 3,8 milyar kişinin, yani dünyanın yarısının servetine eşit olduğu bir dünyanın adil olmadığını vurguladık. Emekçilerin şiddete, savaşa, teröre karşı bütün dünya sathında inisiyatif alması, köhne dünya düzenine karşı sesini sadece 1 Mayıs’ta değil, her zaman yükseltmesi gerektiğinin altını çizdik. 1 Mayıs’taki emekçi buluşmasına katılmak için yola çıkan bir grup arkadaşımızın kaza geçirmesi, bazı kardeşlerimizin vefat etmesi, bazılarının da yaralanması, buluşmamızın coşkusunu hüzne çevirmiş, hepimizi derinden yaralamıştır.

Her yıl Mayıs ayında imzaladığımız mutabakatlar bir yıllık sendikal çaba ve emeğimizin hasılası niteliğindedir. Kurulduğumuz günden bu yana her yıl istikrarlı bir şekilde büyüdük. İlklere imza atarak, tüm eğitim çalışanlarına ulaşarak, sorunları çözerek, eğitimcilerin gündemini en yüksek sesle dillendirerek, öğretmenler odasının iklimini teneffüs ederek bir büyüme mutabakatına daha imza attık. Şüphesiz ki ilk üyemizden kaydettiğimiz son üyemize kadar biz büyük bir aileyiz; bu destansı mücadelede hepimizin yeri, teri ve imzası var. Bu Mayıs ayında bu büyümeye imza atan teşkilatımızın liderlerine, yöneticilerine, tüm Eğitim-Bir-Sen gönüllülerine teşekkür ediyorum.

Eğitim çalışanlarının çalışma şartlarının, mali, özlük ve sosyal haklarının iyileştirilmesinde, insanımızın özgürlük alanlarının genişlemesinde, üyelerimizin ve tüm eğitim çalışanlarının yüzlerce kazanıma kavuşmasında en büyük rolü biz oynadık. Sendikacılığımızın yanı sıra ülkemize, tarihimize, milletimize karşı sorumluluklarımız var dedik, her kritik süreçte milletin kaderini kaderimiz bildik, ‘milletinden ayrı düşen hiçbir şey meşru değildir’ bilinciyle kaderimizi milletin kaderine bağladık. Bugün, kanunun eskiyen taraflarının yenilenmesini nasıl başardıysak, toplu görüşmeden toplu sözleşmeye geçmişsek, güncel beklentilere karşılık vermeyen mevcut sendika kanununun yenilenmesini, ülkemizde sendikal mücadelenin bugüne uyarlanmasını da istiyoruz.

5. Dönem Toplu Sözleşme masasına genel yetkili sendika olarak bir defa daha oturacağız. Her zaman olduğu gibi, tekliflerimizin ekonomik maliyeti kadar sosyal mahiyeti de önemlidir, diyeceğiz. ‘Bir ülkenin gerçek bekası, çalışma hayatının üretkenliği, verimliliği, ekonominin gücüyle alakalıdır, bundan asla taviz verilmemelidir’ gerçeğinin altını çizeceğiz. Eğitim çalışanlarının beklentilerini haykırmaya devam edecek, çalışma hayatının gündeminin başka gündemlerin içerisinde buharlaştırılmamasını, 3600 ek gösterge başka olmak üzere, hak edilenlerin ve verilen sözlerin tutulmasını isteyeceğiz.

Öğretmenlerimizin mesleki itibarına yatırım yapacak, özlük haklarında büyük iyileştirmeler yapacak, öğretmenliği bir kariyer mesleği olarak tanımlayacak meslek kanununun bir an evvel çıkması için var gücümüzle çalışacağız. Her geçen gün yönünü biraz daha kaybeden; saygı, sevgi, hoşgörü ve sabır gibi değerlerimizi örseleyen şiddetin toplumun hayatından topyekûn çıkması, eğitimcilerin bir daha şiddetin kurbanı olmaması için caydırıcı hükümler içeren yasal düzenleme talebimizin de mutlaka bu kanun içerisinde kendine yer bulması için elimizden geleni yapacağız.

Kamuda sözleşmeli istihdama neden karşı olduğumuzu ‘Kamuda Sözleşmeliliğe Son’ şûrasıyla çok net bir şekilde ortaya koyduk. Sözleşmeli istihdamın haksız yanlarını, sebep olduğu sorunları, kısa ve uzun vadeli sosyal maliyetini, çalışma barışını nasıl olumsuz etkilediğini bilim insanlarının, çalışma hayatı uzmanlarının, şûraya katılan sözleşmelilerin tecrübeleriyle gözler önüne serdik. Kadro talebimizin iş hayatının verimliliği ve niteliği açısından ne kadar haklı olduğunu her yönüyle ortaya çıkardık.

Eğitim gündemi yeni öneriler ve alternatifler söylemlerle dinamik bir şekilde cereyan ediyor. Hizmet sendikacılığı kadar misyon sendikacılığını da önemsediğimiz için akademik üretimler yaparak, raporlar yayımlayarak eğitim sistemine katkı sunmaya çalışıyoruz. Öğretmenlik Meslek Kanunu: İhtiyaç ve Öneriler raporumuzla konunun çerçevesini ve eğitimcilerin beklentilerini ortaya koyduk. Eğitim Kurumu Yöneticilerinin Seçimi ve Yetiştirilmesi: Tespitler ve Bir Model Önerisi raporumuzla kamu hafızasının korunmasını, seçme ve yetiştirme sürecinin mevcut müktesebatı yok etmeden var olanın üzerine koyarak hakkaniyetli bir şekilde yönetilmesi teklifimizi paylaştık. Her eğitim sisteminin omurgası, eğitim faaliyetinin en büyük aktörü öğretmenlerin yetiştirilmesi sürecine yönelik Dünyada ve Türkiye’de Öğretmen Yetiştirme, İstihdam ve Mesleki Gelişim Politikaları raporumuzu kamuoyuna açıkladık. Ülkemizin sanatsal faaliyetlerine zenginlik oluşturmak, kültürel birikimine katkıda bulunmak amacıyla yarışmalarımızı bu dönemde de devam ettirdik. Sanat aracılığıyla eğitimi ifade ettik; sanatçıların objektiflerinin öğretmenlerimizin emeğine, özverisine, eğitim süreçlerinde yaşanan eşsiz tecrübelerin ortaya çıkmasına, kadrajın eğitime odaklanmasına zaman ayırdık, imkân tanıdık. Bazı problemlerimizi sinemanın zengin diliyle anlattık, öğretmenlerimizin bazı fedakârlıklarını bir karede dondurarak ilgiye mazhar kıldık.

Eğitim sisteminde yapılacak bir değişiklik, sistem içerisindeki birçok unsuru etkileyecek, teoride çok güzel görünen bazı fikirler hayata geçirilecek gerçekliğe ulaştırılamadığında değişim akamete uğrayacaktır. Yanlış bir dokunuş bin haykırışa sebep olacak, masada faydalı gibi görünen şeyler sahada hayat hakkı bulamayacaktır. Bu yüzden eğitim söz konusu olduğunda, değişim süreçlerinin özellikle sahadaki paydaşlarla istişare edilmesi, hem verimliliğe katkı sağlayacak hem de yapılan işin kabul düzeyini artıracaktır. Bu bağlamda, açıklanan yeni ortaöğretim tasarım modeli, eğitimde iyileşmeyi öncelediği kadar eğitimcilerin mağdur olmamasını da gözetmelidir. Hiçbir öğretmenimizin, geliştirilen bu modelin dışında kalacağı, yani norm fazlası olacağı bir tasarıma asla razı olmayız.

Bu dönem, her yönüyle sahadan yansıyanları masaya taşıyacağımız bir toplu sözleşme dönemi olacaktır. Tarihin hazinelerinden güncel yorumlarla çıkardığımız derslerle geleceğe hazırlanmanın, misyonumuza uygun rolle yüzümüzü tarihin bize gösterdiği yöne dönmenin, kendi öz değerlerimize daha fazla sahip çıkmanın, milletçe birlikte ve bir arada yaşamanın bereketinden mahrum olmamanın, hak ettiğimizden daha azına asla razı olmamanın tam vaktidir. Eğitim sistemimizi, eğitimin sahadaki paydaşlarıyla birlikte düşünmenin; her değişimi, meşruiyetini artıracak katkılara açık hâle getirmenin, eğitim sistemi kadar eğitime emek verenleri de korumanın, onların çalışma şartlarında iyileştirme yapmanın tam vaktidir.

Gücümüze güç katan, Türkiye’nin en büyük ailesini biraz daha büyüten tüm dava arkadaşlarıma, hizmetlerimizi ve faaliyetlerimizi icra eden yönetim kurulu üyesi kardeşlerime, bayrağı taşıyan tüm başkanlarımıza, dünden bugüne emek, ömür ve gönül veren tüm değerlerimize teşekkür ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları
MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen